Sözlüklerin soğuk duvarlarına sıkışmış kelimeler bazen hayatın sıcak gerçeğini ıskalar. “Kin” de öyle bir kelime: TDK’de birkaç satıra sığar, ama mahallede, ofiste, evde; yani gerçek sahnede büyür, dallanır, budaklanır. Ben bugün “TDK kin ne demek?” sorusunu sadece tanımın güvenli alanında bırakmayıp tartışmanın tam ortasına taşıyorum. Çünkü bazı kelimeler, tartışılmadan anlaşılmaz. Bu yazı, “kin” sözcüğünün sözlük sınırlarını, toplumsal ve etik etkilerini ve dildeki alışkanlıklarımızı didikliyor. TDK “kin” ne demek? Tanım var, peki ya sorumluluk? TDK, “kin”i kabaca kalıcı düşmanlık, gücenmenin sertleşmiş hâli, öç alma eğilimi gibi anlamlarla karşılar. Kulağa net geliyor, evet. Ama mesele şu: Sözlük tanımı duygunun ağırlığını ölçmez; yalnızca…
Yorum Bırakİlham Dolu Anlar Yazılar
Günü Birlik Ne Demek? Toplumsal Yapının İçinde Zamanın Sosyolojisi Toplumun karmaşık dokusunu çözmeye çalışan bir araştırmacı olarak her kelimenin ardında bir toplumsal hikâye ararım. Çünkü dil, yalnızca iletişim aracı değildir; aynı zamanda kimliğin, ilişkinin ve toplumsal düzenin aynasıdır. “Günü birlik” kavramı da bu aynada ilginç bir yansımadır. Yüzeyde “bir gün süren, aynı gün içinde tamamlanan” anlamına gelir; ancak sosyolojik olarak bakıldığında, modern toplumun hız kültürünü, ilişkisel dönüşümleri ve cinsiyet rollerindeki kırılmaları gözler önüne serer. — Günü Birlik: Zamanın Daraldığı Toplumun Simgesi “Günü birlik” kelimesi Türkçede genellikle kısa süreli, planlanmamış veya geçici aktiviteleri ifade eder. “Günü birlik tatil”, “günü birlik ziyaret”,…
6 YorumGüneş Saati ile Zamanın Felsefi Anlamı Zaman, insanın varlıkla kurduğu en eski ve en derin ilişkidir. Güneş saati, bu ilişkinin ilk sembollerinden biridir; insanın gökyüzüne bakarak zamanı anlamaya çalıştığı bir düşünsel aynadır. Filozofun bakışıyla, güneş saati yalnızca zamanı ölçen bir araç değil, aynı zamanda bilginin, varlığın ve değerlerin iç içe geçtiği bir ontolojik simgedir. Gökyüzü dönerken gölge yer değiştirir; insan, bu döngüde hem ölçen hem ölçülen bir varlık hâline gelir. Zamanın Etiği: Işığın Gölgeyle Dansı Etik bakış açısından güneş saati, insanın doğayla kurduğu uyumun sembolüdür. Modern çağda zaman dijital rakamlarla yönetilir; ancak güneş saatinde zaman, doğanın kendi ritminde doğar. Bu,…
8 YorumEşek Zeki midir? Öğrenmenin Doğasına Dair Pedagojik Bir Yolculuk Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü: Bir Eğitimcinin Gözünden Her sabah sınıfa girerken aynı inançla başlarım: Her canlı, doğru ortam ve doğru yaklaşım bulduğunda öğrenir. Öğrenme, sadece bilgi aktarmak değil, bir potansiyeli uyandırmaktır. Bu düşünceyle bir gün öğrencilerime şu soruyu sordum: “Eşek zeki midir?” Sınıfta bir sessizlik oldu, ardından gülümsemeler… Ama bu basit soru, aslında öğrenmenin doğasını anlamak için güçlü bir başlangıçtı. Eşek, tarih boyunca sabırlı, inatçı ve çalışkan bir hayvan olarak anılmıştır. Ancak bu sıfatlar, çoğu zaman zekâyla ilişkilendirilmemiştir. Oysa zekâ, sadece hızlı öğrenmek değil; öğrenileni anlamlı biçimde kullanabilmektir. Eğitim dünyasında da durum…
Yorum BırakKarıncalanma Hissi Neden Olur? Sinirlerin Diliyle Konuşan Sessiz Bir Mesaj Hiç uzun süre bacak bacak üstüne atıp oturduktan sonra ayağa kalktığınızda “binlerce küçük iğne” gibi bir hisle karşılaştığınız oldu mu? Ya da sabah uyandığınızda elinizin uyuştuğunu, parmak uçlarınızda tuhaf bir karıncalanma gezindiğini hissettiniz mi? İşte o tanıdık ama biraz da rahatsız edici his, vücudunuzun size gönderdiği biyolojik bir mesajdır. Peki ama neden olur, ne anlatır ve ne zaman ciddiye alınmalıdır? Gelin bu konuyu bilimsel bir merakla ama herkesin anlayacağı şekilde birlikte keşfedelim. Karıncalanma Nedir? Bedenin Elektriksel Fısıltısı Tıp dilinde parestezi olarak adlandırılan karıncalanma, sinir sistemimizin iletim mekanizmalarındaki küçük aksaklıkların sonucu…
Yorum BırakDingin Gri Hangi Marka? Öğrenmenin Renklerle Dönüşen Pedagojisi Bir Eğitimcinin Düşüncesi: Öğrenmenin Sessiz Gücü Bir eğitimci olarak her zaman şuna inanırım: Öğrenme, sadece bilgi edinmek değildir; bireyin kendini yeniden anlamlandırma sürecidir. Tıpkı bir odanın rengine karar verirken yaşanan içsel sorgulama gibi, öğrenme de zihnin ve duyguların bir aradalığında şekillenir. Dingin Gri rengi, bu anlamda öğrenmenin doğasına dair derin bir metafor sunar. Sakin, ölçülü, dikkat dağıtmayan ama aynı zamanda derinliği olan bir tondur. Bu yazıda “Dingin Gri hangi marka?” sorusundan yola çıkarak, renklerin pedagojik anlamını, öğrenme teorileriyle kesişimini ve bireysel-toplumsal etkilerini inceleyeceğiz. Dingin Gri: Bir Renkten Fazlası Dingin Gri, Türkiye’de özellikle…
Yorum BırakYapmağa mı Yapmaya mı? Dildeki Küçük Farkların İnsan Zihnindeki Büyük Yankıları Bir psikolog olarak, bazen en derin insan davranışlarını dilin en küçük kıvrımlarında bulurum. “Yapmağa mı, yapmaya mı?” sorusu ilk bakışta dilbilgisel bir detay gibi görünür. Oysa bu küçük fark, insanın niyetini, iradesini ve zihinsel süreçlerini anlamak için bir pencere sunar. Çünkü kelimeler sadece ifade araçları değil, aynı zamanda düşüncenin biçimlendiricileridir. Türkçedeki bu iki biçim, aslında insanın eyleme geçme psikolojisini temsil eder: “Yapmağa” – bir niyetin eşiğinde durmak; “yapmaya” – artık eyleme dönüşen kararlılık. Dilsel Farktan Psikolojik Sürece: Bir Harfin Gücü Eski Türkçede “yapmağa” biçimi yaygındı; zamanla bu yapı “yapmaya”…
8 YorumKanasta Kaç Kağıt Dağıtılır? Bir Kart Oyununun Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Üzerinden Okuması Görünüşte sadece bir iskambil oyunu gibi dursa da Kanasta, aslında toplumsal ilişkilerimizi, rollerimizi ve birlikte oynama biçimlerimizi de anlatan derin bir hikâye taşır. “Kanasta kaç kağıt dağıtılır?” sorusu ilk bakışta teknik bir detay gibi görünebilir; ancak bu sorunun içinde toplumun nasıl birlikte karar verdiği, kimlerin hangi rolü üstlendiği ve farklı bakış açılarının nasıl buluştuğu gibi önemli sosyal dinamikler gizlidir. Gelin bu oyunun kurallarını konuşurken, aynı zamanda toplumsal yapımızı da birlikte sorgulayalım. Kanasta’nın Temel Kuralı: Kaç Kağıt Dağıtılır? Kanasta, 20. yüzyılın ortalarında Güney Amerika’da doğmuş, iki…
8 YorumKapı Stoperi Nedir Ne İşe Yarar? Toplumun Görünmeyen Sınırlarına Dair Sosyolojik Bir Okuma Bir sosyolog olarak, gündelik hayatın sıradan nesnelerine bakarken onların sessiz ama güçlü anlamlarını fark etmekten kendimi alamam. Bir kapı stoperi düşünün. Basit, sıradan, küçük bir eşya… Ama bu küçük nesne, aslında toplumun sınırlarını, ilişkilerini ve hatta güç dengelerini yansıtan bir semboldür. Toplumsal yapıların, bireylerin davranışlarını nasıl şekillendirdiğini anlamak istiyorsak, o yapının içindeki en küçük detaylara bile dikkatle “bakmamız” gerekir. Çünkü her nesne, bir toplumsal işlev taşır — tıpkı bir kapı stoperinin, kapının açılma biçimini ve sınırını belirlemesi gibi. Kapı Stoperinin İşlevi: Fiziksel Nesneden Toplumsal Metafora TDK’ya göre…
6 Yorum“Indike” ne demek? Anlamı, kökeni ve güncel kullanım tartışmaları Indike, en yalın haliyle “uygun görülen, yapılması gerektiği işaret edilen” anlamına gelir. Türkçede özellikle tıp, hukuk ve sosyal bilimlerde bir işlemin ya da yaklaşımın gerekli olduğuna dair işaret taşıdığı durumları belirtmek için kullanılır. Örneğin “cerrahi müdahale indike değildir” cümlesi, ameliyatın mevcut kanıta göre uygun olmadığını söyler. Gündelik dildeyse “bir şeyi ima etmek, göstermek” tonuyla da karşılaşılır; ancak bu alan dışı kullanım, teknik bağlamdaki kesinlikten daha gevşektir. Tarihsel arka plan: Latince “indicare”den tıbbi dile Kelimenin kavşağı Latince indicare (göstermek, işaret etmek) fiilidir. Oradan Fransızca indiquer ve İngilizce indicate biçimleri gelişir. Modern bilim…
4 Yorum